TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇU
Taksirle öldürme suçu, sanık veya şüphelinin istemeden fakat sonucun gerçekleşmemesi için gerekli önlemleri almadan işlemiş olduğu öldürme suçu çeşididir.
Makale İçeriği Neleri İçerir?
- 1 TÜRK CEZA KANUNU’NDA TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇU
- 1.1 KORUNAN HUKUKSAL YARAR
- 1.2 TİPİKLİĞİN MADDİ (OBJEKTİF) UNSURLARI
- 1.3 TİPİKLİĞİN MANEVİ (SUBJEKTİF) UNSURLARI
- 1.4 KUSUR
- 1.5 TAKSİRLİ SUÇLARDA CEZASIZLIK VEYA İNDİRİM NEDENİ OLARAK TCK m.22/son
- 1.6 SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
- 1.7 Eskişehir’de taksirle öldürme suçu Davaları dava takip hizmetini Avukat Gökçe BALOĞLU nasıl vermektedir?
TÜRK CEZA KANUNU’NDA TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇU
Taksirle öldürme suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesinde düzenlenmiştir. Madde hükmü şu şekildedir:
“(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Taksirle öldürme suçunun unsurları ile kasten öldürme suçunun unsurları, yalnızca bir unsur dışında, birbirinin aynısıdır. Bu iki suçun unsurları arasındaki tek farklılık ise suçun “manevi unsuru” bakımındandır. Kasten öldürme suçunu işleyen failde, ölüm neticesine yönelik doğrudan veya olası kast bulunması gerekirken; taksirle öldürme suçunda, ölüm neticesine yönelik doğrudan ya da olası kast bulunmamalıdır. Taksirle öldürme suçunda fail, kasti hareketinden değil; objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi nedeniyle öngörülebilir ve önlenebilir ölüm neticesine sebep olduğu için, ölüm neticesinden sorumlu tutulmaktadır.
Ceza hukukuna giren taksirle öldürme suçu davalarının işinde uzman bir Avukat ile takip edilmesi gerekmektedir. Eskişehir Avukat Gökçe Baloğlu tarafından kurulan Baloğlu Hukuk Bürosu olarak Eskişehir ve çevre illerde taksirle öldürme suçu davalarının takibini yapmaktayız. taksirle öldürme suçu davasında mağdur veya fail olarak hak kaybı yaşanmaması için Eskişehir Avukatları arasında yer alan Eskişehir Avukat Hukuk Bürosu Baloğlu hukuk büromuz ile iletişime geçebilir, Eskişehir Ceza Hukuku konusunda Eskişehir Ceza avukatı Gökçe Baloğlu tarafından detaylı bilgi alabilirsiniz.
KORUNAN HUKUKSAL YARAR
Taksirle öldürme suçlarında korunmak istenen hukuksal yarar, kişilerin yaşama hakkıdır. Suçun maddi konusu ise yaşayan bir insandır. Yaşama hakkı sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir hak da olduğu için devlet tarafından koruma altına alınmıştır. Yaşama hakkı aynı zamanda toplumsa bir değer olduğu için, kişilerin bu hak üzerinde serbestçe tasarruf edebilmesi mümkün değildir.
Öldürme suçunda failin yaşamı değil, bir başkasının yaşamı ortadan kaldırılmaktadır. Dolayısıyla; Anayasa m. 17/1 ve AİHS m.2’nin de bir yaptırımı niteliğindeki bu hükümler düzenlenmiştir. Devletin, en temel hak olan yaşama hakkını koruma yükümlülüğü vardır ve bu yükümlülük aynı zamanda, öldürme fiillerini mutlak anlamda cezalandırma yükümlülüğünü de devlete yüklemektedir.
TİPİKLİĞİN MADDİ (OBJEKTİF) UNSURLARI
A) FAİL VE MAĞDUR
Herkes taksirle öldürme suçunun mağduru veya faili olabilir. Bu suçu işleyebilmek için özel bir statüye gerek duyulmaz. Ancak elbette ki bu suçun, ihmali bir davranışın neticesinde gerçekleşmesi söz konusu olduğunda, cezalandırılabilirlik açısından failin garantör sıfatına sahip olması şartı aranır.
B) FİİL, NETİCE VE NEDENSELLİK BAĞI
Taksirle öldürme suçu, Mağdurun ölümü neticesi için nedensel olan her türlü davranış, taksirle öldürme suçunun fiil unsurunu oluşturur. Suçun işlenmesi, kanunda tek bir harekete bağlanmayıp; neticeyi meydana getiren her türlü davranış fiil sayıldığı için bu suç, serbest hareketli bir suçtur.
Taksirle öldürme suçunda Ölüm neticesi her zaman tek bir nedene bağlı olmak zorunda değildir. Birden fazla neden, ölüm neticesini meydana getirebilir. Trafikte dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmeyip trafik kurallarını ihlal eden iki aracın kaza yapması ve arabadaki yolculardan birinin ölmesi, buna örnek gösterilebilir. Neticeyi birden fazla nedenin meydana getirmesi, nedenselliği etkilemez. Bu durumda Türk Ceza Kanunu m. 22/5 uyarınca; “…herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.” Yukarıda verdiğimiz iki kusurlu araba örneğinde, her iki sürücü de TCK m. 85’in faili olacak ve kusur durumlarına göre cezaları tayin edilecektir.
Taksirle öldürme suçu, icrai davranışla işlenebileceği gibi ihmali davranışla da işlenebilir. Suçun ihmal suretiyle işlenmesi, kanun hükmünde cezai indirime bağlanmamıştır. İhmali davranış durumunda dikkat ve özen yükümlülüğü, gerçek olmayan suçlardaki garanti yükümlülüğü ile aynı anlama gelmektedir. İnşaat ve yıkım faaliyeti sırasında gerekli olan tedbiri almadığı için birinin ölümüne sebep olan yetkilinin bu konudaki dikkat ve özen yükümlülüğü, gerçek olmayan ihmali suçlardaki garanti yükümlülüğüne benzer.
Taksirle öldürme suçunda nedensellik, “şart teorisine” göre incelenir. Eğer failin taksirli davranışı, neticenin gerçekleşmesi için olmazsa olmaz koşul ise yani bu davranış olmasaydı netice gerçekleşmeyecekti diyebiliyorsak nedensellik bağının varlığı kabul edilir.
İhmali davranışla işlenen suçlarda da icrai davranışla işlenen suçlardaki gibi nedensellik bağı aranır. Ancak nedensellik bağının tespit edilmesi, ihmali davranışla işlenen suçlarda daha zordur. Burada aranan nedensellik; gerçek nedensellik değil, sözde veya görünüşte nedenselliktir. İhmal, bir hiç olarak hiçbir şeye yol açmaz. Dolayısıyla neticeyi önleme konusunda hukuki yükümlülüğü bulunun kişi, icrai harekette bulunsa dahi netice kesin veya çok yüksek ihtimalle gerçekleşecekti diyebiliyorsak; failin neticeden dolayı sorumluluğu yoktur. Böyle bir durumda; yapılması gereken hareket ihmal edilmemiş olsaydı, neticenin ne olacağı objektif esaslara dayanarak tasavvur edilmelidir.
Taksirli suçlarda nedensellik bağının yanında objektif isnadiyet de mevcut olmalıdır. Objektif isnadiyet, neticeye dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışın yol açmış olmasını şart kılar. Yani faili neticeden sorumlu tutabilmemiz için yükümlülüğe aykırılık bağının mevcut olması gerekir. Failin dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davranması durumunda söz konusu netice gerçekleşmeyecekti diyebiliyorsak, ancak bu durumda netice faile isnat edilebilir. Burada incelenen nokta, yükümlülüğe uygun davranılması durumunda neticenin önlenebilir olup olmadığıdır. Örnek vermek gerekirse: Aşırı hız yapan sürücünün önüne aniden bir yaya çıkması sonucu yaşanan kazada yaya ölüyor. Bu durumda ölüm neticesinin önlenebilir olup olmadığına bakılır. Sürücü normal hızda seyretse dahi yine de kaza olacaktı diyebiliyorsak; netice objektif olarak sürücüye isnat edilemez.
Eskişehir Avukat Gökçe Baloğlu tarafından kurulan Baloğlu Hukuk Bürosu olarak Ceza hukukuna giren taksirle öldürme suçu davalarında deneyimli Ceza hukuku avukat kadromuz ile Eskişehir Ceza Hukuku alanında hizmet vermekteyiz. Ceza Hukuku altında taksirle öldürme suçu davaları konusunda tüm hukuki sorularınızı yanıtlamak ve hukuki sorunlarınızın çözümü için bizlere ulaşabilirsiniz.
C) NİTELİKLİ HALLER
Taksirle öldürme suçunun, cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hali Türk Ceza Kanunu m. 85/2’de düzenlenmiştir. Söz konusu hüküm şu şekildedir: “Fiil birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Madde hükmünde, yaralanma konusunda belirli bir derece gözetilmemiştir. Dolayısıyla; en az bir kişinin ölmüş olduğu durumda, aynı zamanda basit tıbbi müdahaleyi gerektiren taksirli bir yaralama da söz konusu ise, TCK m. 85/2 uygulama alanı bulur.
Bir kişi, taksirli hareket sonucunda en az bir kişinin ölümüne, bir kişinin de yaralanmasına sebep olmuşsa; yaralama suçunun mağduru açısından şikâyet koşulunun gerçekleşmemesi durumunda ne şekilde hareket edileceği, tartışmalı bir husustur. TCK m. 89/5’e göre; “Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.”
TİPİKLİĞİN MANEVİ (SUBJEKTİF) UNSURLARI
A) OBJEKTİF DİKKAT VE ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ
Taksirle öldürme suçunun işlenebilmesi için failin “taksirli” hareket etmiş olması gerekir. Taksir kavramı TCK m. 22/2’de şöyle tanımlanmıştır: “Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülemeyerek gerçekleştirilmesidir.” Bu maddede, taksirli davranıştan sorumluluk için iki şart öngörülmüştür. Bunlardan ilki, failin dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal edecek bir davranışta bulunması; ikincisi ise öngörülebilir nitelikteki neticenin, fail tarafından öngörülememiş olmasıdır.
Objektif anlamda özen yükümlülüğü, toplumsal gelişimlere bağlı olarak sürekli bir değişim içindedir. Dikkat ve özen yükümlülüğü, yazılı olmayan bir unsurdur ve “objektif” ölçütlere göre belirlenmelidir. Bunun için, ortalama zekaya sahip bir insanın, failin yerinde olsaydı, ölüm neticesini önleyebilmek için nasıl hareket edeceğine bakılmalıdır.
Fail, ortalamanın üzerinde bilgi, yetenek ve birikime sahipse; ölüm neticesinden kaçınmak için bu bilgi ve birikimini de kullanmak zorundadır. Böyle bir durumda, ortalama zekaya sahip bir insanı ölçüt olarak değerlendirmek doğru değildir. Failin birikimi değerlendirilirken; eğitim ve kültür düzeyi, yaşam biçimi, sosyal çevresi, yaşadığı yer vs. dikkate alınmaktadır.
B) ÖLÜM NETİCESİNİN ÖNGÖRÜLEBİLİR OLMASI
Taksirle öldürme suçunun oluşabilmesi için ortaya çıkacak ölüm neticesinin öngörülebilir olması şartı aranır. Öngörülebilirlik, objektif dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılığın olup olmadığı hususunda yapılacak incelemede çok önemli ve cezalandırılabilirliği sınırlayıcı bir görev görür. Çünkü objektif biçimde öngörülemeyecek bir netice, tipik bir haksızlık olarak faile yüklenemez. Dolayısıyla, cezalandırılabilirliğin dayanağını, öngörülebilirlik oluşturur.
Objektif öngörülebilirlik açısından ölçü, ortalama bir insandır. Ancak somut olayda failin özel bir bilgi birikimi veya yeteneği varsa, değerlendirme yapılırken bunlar da göz önünde bulundurulmalıdır.
Taksirle öldürme suçunda Öngörülebilirlik unsuru, bilinçsiz taksir ile bilinçli taksir arasında bir farklılık oluşturur. Bilinçsiz taksir, failin, öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörememesi durumunda meydana gelir. Bilinçli taksirde ise fail, neticenin ortaya çıkabileceğini öngörmüştür. Bilinçli taksir, taksirle öldürme suçunda ceza ağırlaştırıcı nitelikli haldir. Neticenin öngörülemeyeceği durumlarda, netice faile objektif olarak isnat edilemez.
TCK m. 22/3’te bilinçli taksir, taksirle işlenen bütün suçlar için ağırlaştırıcı bir neden olarak düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme şu şekildedir: “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.” Madde hükmünden anlaşılacağı üzere fail, neticeyi öngörmüş fakat yükümlülüğüne aykırı olarak, bu neticenin gerçekleşmeyeceğine güvenmiş ise bilinçli taksirden söz edilir.
Taksirle öldürme suçu yargılamasında her somut olay kendi içinde titizlikle irdelenmelidir. Gerek mağdur gerek ise fail açısından Taksirle öldürme suçu yargılamasında hak kaybı yaşanmaması için alanında uzman bir avukat ile çalışılması gerekmektedir. Eskişehir Avukat Gökçe Baloğlu tarafından kurulan Baloğlu Hukuk Bürosu olarak Eskişehir ve çevre illerde Taksirle öldürme suçu davalarının takibini yapmaktayız. Taksirle öldürme suçu davasında mağdur veya fail olarak hak kaybı yaşanmaması için Eskişehir Avukatları arasında yer alan Eskişehir Avukat Hukuk Bürosu Baloğlu hukuk büromuz ile iletişime geçebilir, Eskişehir Ceza Hukuku konusunda Eskişehir Ceza avukatı Gökçe Baloğlu tarafından detaylı bilgi alabilirsiniz.
KUSUR
Taksirle işlenen suçlarda, kusur açısından bakılması gereken husus, failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmekten kaçınabilip kaçınamayacağıdır. Bu noktada fail özel olarak değerlendirilmelidir. Failin; kişisel bilgi birikimine, yeteneklerine, tecrübesine, eğitim durumuna ve somut olayın özelliklerine (heyecan, korku vs.) bakılarak objektif özen yükümlülüğünden kaçınıp kaçınamayacağı incelenir. Haksızlığın, faile yüklenip yüklenemeyeceği “subjektif” biçimde değerlendirilir. Bu değerlendirme, ceza verilebilirlik açısından olduğu kadar, cezanın alt-üst sınırlar arasında belirlenmesi açısından da büyük önem taşımaktadır.
Failden, başka türlü hareket etmesi beklenemiyorsa yahut fail, dikkat ve özen yükümlülüğüne tamamen uygun davransa bile tipikliği gerçekleştirmekten kaçınamayacağı belliyse, kusur faile yüklenemez.
Öngörülebilirlik ve kaçınılabilirlik kavramları arasında bir ilişki vardır. Öngörülemez olan netice aynı zamanda zorunlu olarak kaçınılmazdır. Çünkü öngörülemeyen bir neticeden kaçınmak da mümkün olmaz. Öte yandan; öngörülebilir bir netice de kaçınılmaz olabilir.
Taksirle öldürme suçunda ceza aralığı, m. 85/2’ de 2 ila 15 yıl arasında düzenlenmiştir. Bu sınırların altında veya üstünde karar verilemese de cezai sınırlar çerçevesinde karar verirken kusurun yoğunluğu dikkate alınır. Cezai sınırların aralığı çok geniş olduğu için, kusurun derecesi, verilen karar açısından büyük önem taşımaktadır.
TAKSİRLİ SUÇLARDA CEZASIZLIK VEYA İNDİRİM NEDENİ OLARAK TCK m.22/son
TCK m. 22/son, taksirle işlenen tüm suçlar için bir cezasızlık veya indirim nedenini düzenlemiştir. Hüküm şu şekildedir: “Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.”
Taksirle öldürme suçunu da içeren bu hükmün düzenlenme amacı, yakınının ölümü ile sonuçlanan davranışın failde yarattığı üzüntü ve ızdırabın daha da artmasını engellemektir. Somut bir olayda, meydana gelen netice yalnızca faili etkilemiş, failin ailesi bakımından olumsuz bir etki yaratmamışsa bu hüküm uygulanmayacaktır.
Bu hükmün uygulanması konusunda, fail ile mağdur arasında ne tür bir bağ olması gerektiği tartışmalıdır. Bir görüş, hükmü uygulamak için akrabalık ilişkisinin aranması gerektiğini savunurken; diğer görüş ise, somut olayda fail ve ailesinin, ceza verilmesini gerektirmeyecek derecede zarar görmesini ölçüt olarak belirler.
Hükmün uygulanması için gerekli görülen bir diğer husus ise, meydana gelen neticenin münhasıran fail ve ailesini zarar uğratmasıdır. Somut olayda, taksirli hareket sonucunda başkaları da ölmüş yahut yaralanmış ise bu hüküm uygulanmaz. Çünkü fail ve ailesini etkileyen neticenin dışında başka neticeler de ortaya çıkmıştır.
TCK m.22/6’nın uygulanabilir olup olmadığı, ancak suçun sabit görülmesinden sonra tartışılabilir. Yani m. 22/son cezasızlık nedeni olarak uygulanmadan önce, suçun oluşup oluşmadığına yönelik inceleme yapılmalıdır. Suç sabit görüldükten sonra, eğer m. 22/6’nın uygulama koşullarının varlığı tespit edilirse; faile bir ceza belirlenmeyecek, cezasızlık nedeni bulunması gerekçesiyle “ceza verilmesine yer olmadığı kararı” verilecektir.
Eskişehir Avukat Gökçe Baloğlu tarafından kurulan Baloğlu Hukuk Bürosu olarak Ceza hukukuna giren taksirle öldürme suçu davalarında deneyimli Ceza hukuku avukat kadromuz ile Eskişehir Ceza Hukuku alanında hizmet vermekteyiz. Ceza Hukuku altında taksirle öldürme suçu davaları konusunda tüm hukuki sorularınızı yanıtlamak ve hukuki sorunlarınızın çözümü için bizlere ulaşabilirsiniz.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
A) TEŞEBBÜS
Taksirli suçlarda teşebbüs mümkün değildir. Ortada gerçekleşmesi istenen bir netice olmadığı için, neticeye teşebbüs etmek mümkün değildir.
B) İÇTİMA
TCK m. 171’ de sayılan durumlara taksirle neden olarak başkalarının hayatı, sağlığı ve malvarlığını tehlikeye atan fail, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Burada bir somut tehlike suçu söz konusudur. Somut olayda tehlike gerçekleşmişse bu madde uyarınca sorumluluk olur. Fakat failin davranışı tehlike yarattığı gibi ölüme de sebebiyet verdiyse; fail artık m. 85 gereği, taksirle öldürmeden sorumlu olur. Başka bir değişle “fikri içtima” (İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişinin, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılmasına fikri içtima denir.) söz konusudur. Aynı ilişki; m. 172/4, 173/2 ve 175 ile m. 85 arasında da vardır.
C) İŞTİRAK
Taksirli suçu ile suça iştirak etmek mümkün değildir. Eğer somut olayda yan faillik durumu varsa yani netice, birden fazla kişinin taksirle işlediği suçtan kaynaklanıyorsa m. 22/5 gereği; her bir fail kendi kusurundan sorumlu tutulur. Her bir failin cezası ise kusurları oranında ayrı ayrı belirlenir.
Eskişehir Avukat Gökçe Baloğlu tarafından kurulan Baloğlu Hukuk Bürosu olarak Ceza hukukuna giren taksirle öldürme suçu davalarında taksirle öldürme suçu Suçu Şartları ve Cezası konusunda deneyimli Ceza hukuku avukat kadromuz ile Eskişehir Ceza Hukuku alanında hizmet vermekteyiz. Ceza Hukuku altında taksirle öldürme suçu davaları konusunda tüm hukuki sorularınızı yanıtlamak ve hukuki sorunlarınızın çözümü için bizlere ulaşabilirsiniz.
Eskişehir’de taksirle öldürme suçu Davaları dava takip hizmetini Avukat Gökçe BALOĞLU nasıl vermektedir?
Avukat Gökçe BALOĞLU Ceza hukuku ve taksirle öldürme suçu avukatı olarak, sorumluluğunu üstlendiği dosyanın durumuna göre öncelikli olarak hukuki bir yol haritası çıkarır.
Yapılacak bütün hukuki adım ve işlem öncesinde Ceza hukuku ve taksirle öldürme suçu avukatı olarak temsil ettiği kişinin haklarını hukuk çerçevesince savunma ve taksirle öldürme suçu davaları ile alakalı tüm bilgileri bildirmektedir.
taksirle öldürme suçu davalarının sonuçlandırılması için avukatlığını üstlendiği kişilere süreç ve geri bildirimleri yapar, dava konusunda fikir alışverişlerini sürekli olarak takip eder.
Eskişehir En İyi taksirle öldürme suçu Davası Avukatı ile Çalışmak Önemli midir?
Ceza hukuku problemleriniz için hukuki desteğine başvuracağınız Ceza hukuku ve taksirle öldürme suçu avukatının deneyimli, hızlı ve en etkili şekilde çözüme ulaştıracak Ceza hukuku ve taksirle öldürme suçu avukatları olmaları gerekmektedir.
Eskişehir en iyi Ceza hukuku ve taksirle öldürme suçu avukatı, hukuki tecrübe, taksirle öldürme suçu davalarında kazandığı tecrübe, bilgi ve birikimi itibariyle yetkin bir Ceza hukuku ve taksirle öldürme suçu avukatı olmalıdır.
Eskişehir en iyi Ceza hukuku ve taksirle öldürme suçu avukatından hukuki destek alan kişilerin hak kaybı yaşamaması için en hızlı çözümü sunması gerekir. Bu nedenle birçok kişi, Eskişehir en iyi Ceza hukuku ve taksirle öldürme suçu avukatı arayarak taksirle öldürme suçu davalarını başarılı, hızlı ve hak kayıpsız bir şekilde takip edecek Ceza hukuku ve taksirle öldürme suçu bulmak ve hukuki konularda sorunsuz bir şekilde sonuç almak ister.
Ceza hukuku avukatı tarafından yazılan bu makalemizde Ceza hukukuna giren taksirle öldürme suçu Şartları ve Cezası ile ilgili bilgilendirmelerde bulunduk, Eskişehir Ceza hukuku ve taksirle öldürme suçu davası Avukat ihtiyaçlarınız için Eskişehir ve çevre illerde açılacak Eskişehir Ceza hukuku ve taksirle öldürme suçu davaları ve Ceza Hukuku taksirle öldürme suçu eylemi Şartları ve Cezası İlişkin Tüm İhtilaf konuları ile ilgili avukatlık, hukuki danışmanlık, uyuşmazlık ve dava hizmetlerini için Eskişehir Barosuna kayıtlı Eskişehir Avukat ofisleri arasında yer alan Eskişehir Ceza hukuku ve taksirle öldürme suçu davaları Avukatı Gökçe BALOĞLU Hukuk Ofisinde Eskişehir Ceza hukuku ve taksirle öldürme suçu davaları Avukatı olarak müvekkillerimize hizmet vermekteyiz.
Diğer Hukuki Hizmetlerimiz
Aile Hukuku,
Bilişim Hukuku,
Enerji Hukuku,
Gayrimenkul Hukuku,
İcra ve İflas Hukuku,
İş Hukuku,
Kentsel Dönüşüm Hukuku,
Miras Hukuku,
Sağlık Hukuku,
Sermaye Piyasası Hukuku,
Sigorta Hukuku,
Şirketler Hukuku,
Ticaret Hukuku,
Tüketici Hukuku,
Vergi Hukuku,
Yabancılar ve Vatandaşlık Hukuku,
Kişisel Verilerin Korunması Hukuku,
Spor Hukuku,
Rekabet Hukuku,
Bankacılık ve Finans Hukuku,
Marka ve Patent Hukuku,
Boşanma Davaları,
Ceza Hukuku,
Trafik Hukuku,
Kira Davaları,
Konkordato,
Ortaklığın Giderilmesi Davaları,
Uyuşmazlıkların Çözümü ve Dava Takibi
Saygılarımızla,
Eskişehir Avukat Gökçe BALOĞLU
NOT:
Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Eskişehir Barosuna kayıtlı BALOĞLU Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.
Okumuş olduğunuz bu makale yazısı genel hatlarıyla ele alnır tarzda Ceza Hukuku kategorisinde yer alıp, TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇU tarafından yazılmıştır. Makale içeriği ile ilgili size özel detaylı bilgi için büromuzla ya da avukat bir meslektaşımız ile görüşmenizi tavsiye ederiz. Bizlerle iletişime geçmek isterseniz; İletişim için tıklayınız.
Eskişehir Ceza Hukuku ile ilgili sorularınız varsa AVUKAT SOR sayfamızdan TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇU arkadaşımıza iletebilirsiniz. Ceza Hukuku ile ilgili tüm makalere buradan ulaşabilirsiniz.
Eskişehir Ceza Hukuku konusunda, Eskişehir Ceza Hukuku Avukatları tarafından hazırladığmız Ceza Hukuku makalelerini aşağıda bulabilirsiniz.